Bu Blogda Ara

30 Mart 2012 Cuma

ŞANLI TÜRK ORDUSUNUN GAZZE SAVAŞLARI..


ŞANLI TÜRK ORDUSUNUN GAZZE SAVAŞLARI
        125.ALAY  VE 32.ALAY

       Şaşırdınızmı ????????????????
 
 
 
        Gülsev Eyüboğlu  
        29 Aralık 2008
 
 
 
 
       TÜRK Osmanlı Devleti  Hükümetleri ve Genelkurmay Başkanlarının ,gaflet,delalet  içinde izledikleri yanlış politikalar ve Türk Ordusuna verdikleri yanlış buyruklar sebebiyle 2.Süveyş Kanalı Harekatı da,İngilizlere karşı kaybedildi.
 
        27 Temmuz 1916 da Türk Birlikleri binlerce şehit vererek;bir kısmı Sina Çölü içlerine,bir kısmıda FİLİSTİN GAZZE'ye  doğru geri çekildiler.
          Bugün cetvellerle çizilen haritalarla;  İsrail,Filistin,Ürdün,Irak,Suriye,Kuveyt,Arabistan,Yemen,Mısır ve Lübnan Ülkelerine ait olan bu topraklarda binlerce kahraman TÜRK evladı ŞEHİT olmuşlardır.Ve bu Asil TÜRK KAHRAMANLARININ  KABİRLERİ bile bugün belli değildir. O zamanlar belkide belliydi  ama TÜRK'E olan KİN dolu beyinlerin kirli  elleri  O ŞANLI YİĞİTLERİN ŞEREFLİ KABİRLERİNİDE yoketmişlerdir.AMA onlar bugün deORADADIRLAR.AZİZ Ruhları ŞADolsun.
 
      Bu coğrafyalar,1000 li yıllardan beri çeşitli isimler altında Ata larımızın hakimiyetleri altındaydı.1118 yıllarda Tuğrul Bey yönetiminde Irak Selçukluların yönetimindeydi.Türklerin bu topraklarda hakimiyetinin çoğaldığını gören Kahire de ikamet eden Halifenin ;Batılıları çağırmasıyla çok kanlı geçen Haçlı Seferlerine sahne olmuştur.1177 yılında,büyük Türk Komutan Selahattin Eyyübi Batılı Haçlı Ordularını darmadağın etmiştir.
 
      1100 lü yıllardan beri Türklerin hakimiyetinde olan bu topraklar;21 Aralık 1516 da Han Yunusta TÜRK Memluk Ordusunu yenen TÜRK  Osmanlıya geçmiştir.Bu demek oluyor ki 1917 li yıllarda İngiliz ve İttifak Devletlerinin eline geçen ve daha sonra cetvellerle ülkelere bölünen Mısır,Suriye,ÜrdünIrak,Filistin,İsrail,Lübnan hemen hemen 800 yıl TÜRK Hakimiyetindeydi.800 yılın son 400 yılı Osmanlı-Türk hakimiyetidir.
 
      SİNA  Çölü içlerine ve GAZZE  hattına çekilen Türk Birlikleri binbir yokluk içindeydiler ama yinede bulundukları toprakları,İngilizlere karşı ölümüne savunuyorlardı.Ancak ölümüne savunulan bu topraklarda yaşayan diğer müslümanlar özelliklede Araplar;tıpkı Haçlı Savaşlarında olduğu gibi yine batılıların yanındaydı.
 
      Yani,Kavm-i Necib lerle(Arablar)-Ehl-i Salipler(Batılılar) yine Türklere karşı birlik olmuşlardı.Oysa Enver Paşa,takviye Türk Birliği göndermek yerine Araplardan Gönüllü Cihat Birlikleri kurulması emrini vermişti.Ancak Arap Cihat Birlikleri İngilizlere karşı asla savaşmadılar.Tersine onların saflarında TÜRKlere karşı savaştılar....
 
      Türk Birlikleri;GAZZE-Cemmame-Birüssebi Hattında,İngilizler ise 2km.mesafede konuşlandı.General Albeny Komutasındaki(daha sonra İstanbul İşgal Orduları Komutanı) İngiliz Ordusu;erzak,mühimmat ve seksenbine yakın askerle tam donanımlıydı.Cephelere trenlarla taşınan İngiliz askerlerine yakıcı çöl günesi bile değmemişti.
 
       Türk Birlikleri ise;çok az erzak,mühimmatları sınırlı ve  kavurucu çöllerde ne kadar bulununabilirse o kadar SU.Toplam üç Piyade Alayı ve bir Süvari Alayından ibaretti.Süvari Birliğinin atları ise çok zayıf durumdaydı.Bu kahraman yiğitlerin karşılarında tam donanımlı düşman ordusu bulunuyordu.
 
       Türk Birliklerinden 125.Alay GAZZE  yakınlarındaki Mantartepe'de,32.Alay ise 1000 metre uzaklıkta Cemmame'de mevzilenmişledi.Bu kahramanların çoğunluğu yorgun savaşçılardı.Ancak büyük bir iman ve asaletle kat kat üstün düşman ordusunu bekliyorlardı.
 
       26 Mart 1917 günü İngiliz Ordusu;Türk savunma hatlarına saldırdı.İngiliz Ordusu dalga dalga askerlerle Mantartepe deki Türk Birliklerine kuşatarak saldırıyor.Ardı arkası kesilmeyen topcu atışlarıyla Türk siperleri dövülüyordu.İngiliz piayadeleri Türk siperlerine yaklaşınca,İngilizler topçu ateşine ara verdi.Mantartepe de İngilizleri süngüleriyle karşılayan 125.Alayın yiğitlerinin"allah allah"sesleri,çöl rüzgarlarıyla GAZZE den SİNA Çöllerine yayıldı.Cemmame'deki siperlerde bekleyen 32.Alay ,arkadaşlarının"allah allah"seslerini duyduklarında yanlarına koşmak heyecanıyla taarruz durumuna geçtiler ancak beklemek zorundaydılar.
 
      Kat kat üstün düşmana Türk Yiğitleri çok ağır kayıplar verdi.İngilizler 10000 asker kaybıyla geri çekildiler.
 
      7 Nisan 1917 Düşman Ordusu tekrar saldırıya geçti.Önceki çatışmada kendilerine çok ağır kayıplar veren 125 Alay ın bulunduğu Mantartepe'ye , birleşmesinler diye 32.Alayın bulunduğu Cemmame'ye ortalığı cehenneme çeviren topçu ateşi,dalga dalga sayıları binleri bulan askerler ve havadan uçak bombardımanıyla hücum ettiler.Mantartepe mevzilerine giren İngilizleri, 125.Alay kahramanları süngüleriyle perişan ettiler.İngiliz Uçaklarının bombardımanıda onları yıldırmadı.
 
      Akşama doğru bu sefer bir İngiliz Tankı seri makineli ateşiyle Cemmame'deki 32.Alaya saldırdı.Ancak Türk Topcusunun bir tek atışıyla demir yığınına döndü.
 
       8.Nisan 1917 gecesini ,kahraman Türk Yiğitleri 125.Alay ve 32.Alay uyumadan geçirdiler.Gün ağarırken,İngiliz Avcı Birlikleri kademe kademe sırtlardan,yamaçlardan amansız saldırıya geçtiler.Cemmame'deki 32.Alay taarruza geçti.İngiliz avcı birliklerini bozup dağıtarak 125.Alay ın bulunduğu Mantartepe ye doğru ilerliyordu.9 Nisan 1917 akşamı,İngilizler geldikleri yamaçlardan,surtlardan perişan halde geri çekiliyorlardı.
 
       10.Nisan 1917 şafak sökerken 125.Alay ve 32.Alay da şehit düşen TÜRK YİĞİTLERİ  arkadaşlarının kıldığı namazla GAZZE  Mantartepeki Siperlere defnedildiler.Bu demek oluyor ki,GAZZE Mantartepe'de halen kahraman dedelerimiz yatmaktadır.Ruhları şad olsun.
 
      Birinci ve ikinci GAZZE  taarruzlarında;125.Alay ve 32.Alay yiğit Türk Birliklerince çok ağır kayıplar ve bozguna uğratılan düşman;138000 kişilik Ordusuyla tam techizat taarruza geçti.GAZZE Mantartepe ve Cemmame'de müthiş savunmalarıyla adlarını Tarihe kazdıran kahramanTürk Birlikleri 125.Alay ve 32.Alay;kendilerinden 10-15 kat fazla  İngiliz Ordusu ve onlara katılan yerli Birliklere karşı kanlarının son damlasına kadar kesinlikle teslim olmayı kabul etmeyerek savaştılar.Çoğunluğu KAHRAMANCA ŞEHİT düştüler.İçlerinden çok azı esir alındı.
 
       Aşağı yukarı 800 yıl TÜRK hakimiyetinde olan bu topraklar 24.Ekim 1917 de İngilizlerin eline geçti.Ve İngilizler söz verdikleri gibi Arapları TÜRK esaretinden kurtararak onlara bağımsızlıklarını verdi(!)(Ya..böyle işte).

       9 Kasım 1917 de İngilizler Kudüs'e girdiler.Böylece KUDÜS'tebarbar Türklerin elinden kurtarıldı(!)(Yaaa böyle işte)
 
       Bugün AB D lerin elinde taş taş üstünde bırakılmayarak 2003 martından bu yana  bombalarla demokrat ve özgürleştirilmeye çalışılan Irak Toprakları da hemen hemen 800 yıllık Türk Topraklarıydı.1118 yılında burada Tuğrul beg yönetiminde Irak Selçuklu Devleti kurulmuştu.
 
      Şimdi birilerinin;bunlar saçma sapan şeyler artık dünya çok farklı oldu seslerini duyar gibiyim.Yada bütün bunlar ırkçı söylemlerdir diyenleride duyar gibiyim.Veya artık ABD dünyanın süper gücü ve hakimidir,Irak ta Amerikan toprağıdır diyenlerde vardır.Artık Ortadoğu haritaları yeniden çizilecektir diyenlerde var.

      İyi de O haritaları binlerce yıldır TÜRKLER çizdi.Bu yeni haritaları cetvelle çizmeye çalışanlar bir anlık dakika gibi yani 100 yıldır buralardalar.Ve görülüyor ki geldikleri günlerden bugüne kan kaos katliam var.Ve o haritaları da bir türlü çizemediler.800 yıllık TÜRK esaretinden ,Batılı dostları sayesinde kurtulanlarda görülüyor ki olağanüstü hürriyetler içindeler o günlerden bugünlere(!)

      EYYYY...GAZZE !!!!

BAĞRINDA KALLEŞCE ŞEHİT EDİLEN BİNLERCE KAHRAMAN TÜRK EVLATLARI YATIYOR...YOKSA SEN..BUGÜNE KADAR KAHPECE İHANETE UĞRAYAN KALLEŞÇE ARKADAN HANÇERLENEN BU YİĞİTLERİN ŞAHADETİNEMİ AĞLIYORSUN???

     EYYY..GAZZE !!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

     Saygılarımla
     Gülsev Eyüboğlu
     29.Aralık 2008

TÜRK OĞUZ TAMGALARI....



TÜRK OĞUZ TAMGALARI  ...

Gülsev EYÜBOĞLU
12 Haziran 2007




Oğuz tamgalarının ortaya çıkışında;Oğuz Han ın büyük oğlu Kün Han döneminde Büyük Türk Bilgini,aksakal Irkıl ATA yönlendirmesi çok önemli rol oynadı.Şöyleki,Aksakal ırkıl Ata;o kadar yüzyıllar sonrasını görmüş ki,ö günlerde 24 Oğuz Boyunun yüzyıllar geçsede birbirlerini tanıması bilmesi için Oğuz Kağan ın uçmağa vardığında yerine Kağan olan Kün Han a,Aksakal Irkıl Ata;"Babanızdan kalan malların toprakların hazinelerin atların orduların hepsi sizindir.Siz altı oğulun herbirinizin,dörderden 24 oğlunuz var.Olabilir ki,oğullarınızın sonradan birbirleriyle anlaşamazlar,çekişirler.Bunun için her 24 oğulun her birinin rütbesi,işi,adı ve ünvanı kararlaşsın.Her birinin bir tuğ u ve tamgası olsun.Bu tuğlar ve tamgalarla bilinip anılsınlar.24 oğulun birbiriyle çekişmesi olmasın.Bu tamgalar,dünya durdukca boy boylanan soy soylananlarla TÜRK DEVLETİ nin devamı için gereklidir."
Kün Han Kağan,aksakallı Irkıl Ata'nın söylediklerinin hemen yerine getirilmesi için emir verir.
Aksakallı Irkıl ATA,daha Oğuz Kağan 'ın sağlığında altı oğuldan üçüne Boz-ok,üçüne üç-ok ünvanları verilmişti.Irkıl Ata,Boz-Ok ve Üç-Ok ünvanlarını alan 24 oğulun her birine bir tuğ verir ve yine herbirine ayrı ayrı tamgalar tespit eder.Böylece 24 Oğuz Boyu,ayrı ayrı tamgalara sahip olur.Bu tamgalar;ok-yay-yaba ve hayvan figürlerinden oluşmuştur.Hayvan figürleri Kurt,Kartal,Ejderha,Kaplan,Pars,Şahin,Doğan..gibi çeşitli şekillerde dir.
Başlangıçta boylara ait olan tamgalar;yüzyıllarboyunca çadırlarda,giysilerde,kabir taşlarında,paralarda,halılarda,kilimlerde,ahşap ve madeni eşyalarda,mimari eserlerde(kalelerde ve islamiyetten sonra camilerde) ve kurulan TÜRK DEVLETlerinde ;Bayraklarda,Devlet Armalarında kullanılmaktadır.
İlk Selçuklu Hakan ı Tuğrul Beyin,Devlet Arması Yay ve ok tan oluşur.Ural nehrinden Tunaya,karpatlara ve Derbent e uzanan geniş toprakların hakimi Hazar Türklerinin tamgası;iki ve üç dişli yabadır.Türkistan ,kuzey ve batı İran,Afgan-soğd ve Hindistanda hüküm sürmüş olan Türk Boylarından İskit(Saka),Yüeci ve Ak-Hun(eftalitler)lerın para ve tuğralarında 2-3-4-5 ve 6 dişli yaba vardır.Boz-Ok kolundan,Kayı boyu olan Osmanlı tamgaları yay ve ok tur.
Mimari eserlerde ok yay ve yaba tamgaları çeşitli şekillerde taş oymalar,çiniler,minare,kubbeler,ahşap ve metal kapı oymaları ve kapı süslemelerinde kullanılmıştır.
Şöyleki;bugün hepimizde bir çağrışım yapan Samarra kenti.Irak ı dalaverayla işgal eden anglo-sakson koalisyonuna en büyük direnişi gösteren Samarra kenti ;Abbasiler döneminde,Bağdat yakınlarında Dicle Nehri kıyısında"Türk Ordu Şehri"olarak kuruldu(836).Samarra da Türk mimarlarca inşa edilen,İmam Muhammet El-Mehdi ve İmam Ali El-Askeri türbelerindeki minarelerin şerefelerinin altında,üstünde,minare tabanında üç sıra halinde Ok_Yay ve Yaba tamgaları vardır.Kayseri Karatay Han taçkapısında Yaba-Ok-Yay vardır.Nevşehir Avanos Sarıhan,Azerbaycan Ağdam,İsfahan Şah Hüseyin Medresesi,Özbekistan Buhara Nadir Han Medresesi,Bağdadda Ali Efendi Camii,Abdulkadir Geylani Külliyesi,Ahmediye Camii,Adile Sultan Camii gibi eserlerde Ok-yay ve yaba tamgaları vardır.
Şimdilerde birileri,akıl ve izana sığmayan düşüncelerle ,Türkiyelilik,alt kimlik,üst kimlik,mozaik söylemleriyle TÜRK DEVLETİ-TÜRKİYE CUMHURİYETİ ni sözüm ona parçalara ayırmaktadır.Evet,boy boyların,soy soyların bütünüdür TÜRKİYE CUMHURİYETİ..Sayalım,ünleyelim boy boyları;1-Kayı 2-Bayat 3-Alka-Evli 4-Kara-Evli 5-Yazır 6-Döger 7-Dodurga 8-Yaparlı 9-Avşar 10-Kızık 11-Begdili 12-Karkın 13-Bayundur 14-Biçene 15-Çavundur 16-Çepni 17-Salur 18-Eymür 19-Alayundlu 20-Üregir 21-İğdır 22-Büğdüz 23-Yıva 24-Kınık.....
ALIN SİZE MOZAİK-ALIN SİZE ALT KİMLİK -ALIN SİZE ÜST KİMLİK-ALIN SİZE TÜRKİYELİLİK...VARMI İTİRAZI OLAN..?
VARMI?..
İŞTE BU HİYANETTİR...
İŞTE BU KALLEŞLİKTİR..
İŞTE BU SEFİLLİKTİR...

saygıyla





NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE-İNADINA İLELEBET

Gülsev Eyüboğlu 
12 Haziran 2007

ERNENEKON ve GÖKTÜRKLER !!



          ERGENEKON ve GÖKTÜRKLER
 
           Gülsev Eyüboğlu
 
          Göktürk ler,TÜRK adını Devlet siyasetinde kullanan ilk Türk Devletidir.Bu yazıt bugün Kızan kentindedir.Göktürk Devletinin Başkenti Ötüken dir.
 
          Ötüken;(kelime anlamı Toprak Ana)Orhun ırmağı ve Selenge ırmaklarının arasında Ormanlar,bitki örtüsü ve suları bol bir Kent tir.Diğer Göktürk Kentleri;Parshan,Çargelen-Çamgal,Çaldıvar,Atbaş,Şirdakbeg,Nanageldi,Fergana,Yassıkugart ve Çigircik.
 
         Göktürk Ordusunun temel ögesi daima hareketliliktir.Ordunun 3/2 si atlı süvarilerdir.Gece,gündüz devamlı yürüyen ve bu hareketlilikte ise uyku düzeni nöbetleşe atlara binerek uyumaktır.Yani askerler hareket halinde at üstünde uyuyarak uyku ihtiyacını ve beslenmelerini yaparlar.
 
        Atlarına nöbetleşe binen Göktürk Orduları düşman ordularına aniden ve hiç beklenmedik anda saldırır.Ancak eğer düşman ordusu,kendi ordularından çok kalabalıksa,Göktürk Hakan ve Komutanları kesinlikle Ordularını kırdırmazlar.Düzenli Ordularını aniden Bozkurt taktiğiyle geri çekerler.Sonra merkez üssünden yayılarak dağılan düşman ordularını;küçük ancak çok vahşi savaşçılar olan Alp Timleriyle aniden vur kaç taktikleriyle yok ederler.Böylece savaşlardan çok az kayıp yada hiç kayıp vermeden zaferle çıkarlar.
 
     Göktürklerin Bayraklarının ve Sancaklarının tepelerinde Kurt başlı tuğ vardır.
 
      Ergenekon Destanı;Göktürklerin yeniden var oluş destanıdır.Göktürkler;atalarının düşmanlarca hile ile yenilgiye uğratılarak Türklere yapılan soykırımı ve yeniden Ergenekon İlinde çoğalmalarını anlatır.
 
      ERGENEKON DESTANI;Türk İlinde Türk Oku ötmeyen,Türk Kolu yetmeyen bir yer yok idi.Düşmanları kıskandılar,birleştiler,Türklerin üzerine yürüdüler.(Yedi düvel gibi)Savaş on gün sürdü düşmanlar yenildi(Çanakkale Savaşı gibi).Yenilen tüm düşman devlet adamları bir araya geldiler.Dediler ki"Türklere ancak hile yaparsak yeneriz."Kaçar gibi yaptılar,Türkler yenildi.Birleşik düşmanlar Türkleri öldüre öldüre Otağ(çadır)larına kadar geldiler.Öyle yağmaladılar ki bir tek otağ kalmadı.Büyükleri kılıçtan geçirdiler,küçükleri tutsak ettiler.Sadece İl Kağan ın oğullarından Kayı(Kayan) ve yeğenlerinden Tokuz Oğuz ve eşleri sağ kaldı.Eşleriyle birlikte atlarıyla kaçtılar.Ormanlar içine geldiler.Oturup düşündüler."Dört bir yan düşman dolu,dağların içinde kişi yolu düşmez yer bulalım yurt tutalım,oturalım."Sürülerinide alıp dağlara gittiler,gittiler.Sonunda bir insan boyu daracık yol buldular,gittiler gittiler.Geri dönüş yolu olmayan yere vardılar.Bu yer sulaktı bereketli otlaklı ormanlı idi.Varınca diz çöktüler,Yüce Tanrıya şükrettiler.Bu ilin adını ergene(kemer)kon(dik)dediler.
 
       Kayı Hanla,Tokuz Oğuz un çok çocukları oldu.Kayı nın çocuklarına Kayat(kıyat),Tokuz Oğuz un çocuklarının bir kısmına Tokuzlar bir kısmınada Türülken dediler.Çoğaldılar,çoğaldılar.Dörtyüz yıl geçti.Ergenekon yurduna sığamaz oldular.Kurultay topladılar.Dediler ki "Atalarımızdan duyduk,Ergenekon dışında geniş yurtlar varmış,evvelden o yurtlar bizim imiş.Dağları araştıralım yol bulalım Ergenekon dan çıkalım.Dışarda her kim bize dost ise dost olalım.Her kim ki düşman ise bizde ona düşman olalım."
 
      Kurultay sona ardi.Dağlarda yol aradılar,bulamadılar.Demirci öne çıktı"Bu dağda demir vardır,demiri eritelim dağ bize yol versin."
 
      Dağın geniş yerine bir kat odun bir kat kömür dizdiler.Dağın altını,üstünü,yanını,yönünü odunlarla kömürle doldurdular.Yetmiş deriden,yetmiş körük yaptılar,yetmiş yere koydular.Ateşlediler,körüklediler.Demir Dağ kızdı sarsıldı eridi aktı..Bir yüklü deve genişliğinde yol verdi demir dağ.
 
     Birden,nereden geldiği bilinmeyen Gök yeleli Bozkurt çıkageldi.Türk lerin önüne dikildi,durdu.Herkes anladı ki yolu o gösterecek.Artık kendilerini saklayan boy boylayan soy soylayan Ergenekon Yurdundan çıkma vaktidir.Gök yeleli Bozkurt yürüdü Türkler yürüdü.Bozkurt durdu Türkler durdu.Ve Türkler,Gökyeleli Bozkurt önderliğinde Ergenekon İlinden çıktılar.
 
       Ve..Ergenekon İlinden çıkış yılı,ayı,günü Türk Toy(bayram)u oldu.Türk Toy(Bayram) u her yıl o gün büyük törenlerle kutladılar.Her Türk Toyunda;önce bir parça demiri ateşte kızdırdılar,kızan demiri önce Türk Kağanı örse koydu çekiçle dövdü.
 
       Türkleri,gökyeleli bozkurt Ergenekondan çıkardığında Kağanları Kayı soyundan gelen Börteçine idi.Kağan Börteçine;bütün illere elçiler saldı,Türklerin Ergenekon İlinden çıktığını haber verdi.Bu habere,taa kii...eskiden olduğu gibi,bütün iller sevindi geldi yine Türk'lerin buyruğuna girdi...
      İŞTE ERGENEKON BUDUR !!..........
 
saygılarımla 7 Aralık 2008
 
Gülsev Eyüboğlu

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE
-İNADINA İLELEBET
 
 



--
ANDIMIZ--
TÜRKÜM-DOĞRUYUM-ÇALIŞKANIM-YASAM-KÜÇÜKLERİMİ KORUMAK-BÜYÜKLERİMİ SAYMAK-YURDUMU MİLLETİMİ ÖZÜMDEN ÇOK SEVMEKTİR-ÜLKÜM YÜKSELMEK-İLERİ GİTMEKTİR.
EYYY..BÜYÜK ATATÜRK-AÇTIĞIN YOLDA-GÖSTERDİĞİN HEDEFE-DURMADAN YÜRÜYECEĞİME-
ANT İÇERİM.
VARLIĞIM TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN-NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE...

ŞEHİTLER ÖLMEZ-VATAN BÖLÜNMEZ
AKAN TÜRK KANLARININ BEDELİ ALINACAKTIR
saygıyla Gülsev Eyüboğlu



-- 
""İskenderun güneyi,Antakya,halep ve katma istasyonları arası;Cerablus,Fırat köprüsünün güneyi;Deyr'i zor-Musul ve güneyi-Kerkük ve Süleymaniye.Vatanımızın TÜRKlerle meskun güney sınırları;TÜRK süngüleriyle,kanlarıyla çizilmiş olup sınırlarımız içindedir."28.aralık1919-24 nisan1920 söylevleri Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK

30 EKİM KARA HİYANET MONDROS VE TERHİS EDİLEN TÜRK ORDUSU

          30 EKİM 1918..HİYANET ANLAŞMASI VE TERHİS EDİLEN TÜRK ORDUSU

                   Gülsev Eyüboğlu
               
                   10 Aralık 2008
                  
                   
                    "Rüesayı memurini mülkiyenin(st düzey bürokratlar) ekseriyası mütelevvin(dönek)olduklarını tecrübe göstermiştir.İçlerinden en hamiyetli olanlar bile daima askeri kumandanlara imtisalden başka bir şey yapmamıştır."
                                       9 Aralık 1919 Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK

                    30 EKİM 1918 Mondros Ateşkes Anlaşması:Taraflar o günün İtilaf Devletleri bugünün Yeni Dünya Düzen(baz)cileri ve TÜRK Osmanlı Devleti.Bu anlaşma TÜRK Milletine karşı yapılan en büyük iç hainlerin imzaladığı hiyanet belgelerindendir.


                    Bu hiyanet anlaşması imzalandığında ;TÜRK Osmanlı Devleti'nin,tarihi şanlı kahramanlıklarla dolu TÜRK Milletinin yüreği kahraman TÜRK ORDUSU TEŞKİLATI 30 Ekim 1918 Tarihinde şöyleydi.


                    Başkomutanlık Karargahı......................  İstanbul
                    2.Ordu......................................................Adana
                    3.Ordu...................................................   İstanbul
                    5.Ordu.....................................................Gelibolu
                    6.Ordu......................................................Musul
                    7.Ordu......................................................Racu(İslahiye'nin güneyi)
                    8.Ordu......................................................İzmir
                    9.Ordu......................................................Kars
                    Ordu mevcudu 400000 Asker


                    5 Kasım 1918 Tarihinde Devlet Başı Vahidettin Sultan,İstanbul Hükümeti ve Genelkurmay Başkanlığının hazırladığı TÜRK Ordularının terhisi kararnamesini imzaladı ve hemen erlerin onda dokuzu terhis edilerek evlerine gönderilmeye başlandı.


                    1 Ocak 1919 İstanbul Hükümeti ve Genelkurmay Başkanlığının hazırladığı 2.terhis kararnamesi Devlet Başı tarafından imzalandı.2.terhis kararnamesinin hazırlanma nedeni ise Hükümetin 6 Kasım 1918 tarihli emriyle;Yemen,Asir,Mekke,Medine'deki kuvvet komutanlarına İngiliz Birliklerine Ateşkes anlaşması gereği teslim olma emriydi.Bu emir,İngiliz Akdeniz Kuvvetleri Komutanı Amiral Calthorpe'nin İstanbul Hükümetine talimatıydı.Ancak,Yemen,Asir;Mekke,Medine'deki TÜRK Ordusu Komutanları teslim olmayı reddettiler.Bunun üzerine 2.Terhis kararnamesi çkarıldı.


                  TÜRK Osmanlı Devleti'nin ORDU Teşkilatı 30 Ekim 1918 Montros Anlaşması akabinde hızla Hükümet tarafından kısa süre içinde ORDU Karargahları kaldırılarak,Kolordulara dönüştürüldü.Şöyleki:


                  1.Kolordu  ....................(49.ve 60.tümen)   Edirne
                  3.Kolordu......................(  5.ve 15 tümen)   Sivas
                 12.Kolordu......................(11ve  41.Tümen)  Konya
                 13.Kolordu.....................(   2.ve   5.tümen)   Diyarbakır
                 14.Kolordu......................(55.ve   61.tümen)  Tekirdağ
                 15.Kolordu......................(2.9.11.ve12.tümen) Erzurum
                 17.Kolordu......................( 56. ve 57.tümen)   İzmir
                 20.Kolordu......................( 23. ve 24 tümen)   Ankara
                 25.Kolordu......................(   1.ve  10 tümen)   İstanbul


                 Bütün bunlar oluşturulurken Ateşkes(Silah Bırakma) Anlaşmasından 16 gün sonra 

14 Kasım 1918 de İskenderun'da bulunan Fransız Savaş Gemisi Komutanı(demek o zamanda İskenderun'da misafir yabancı askerler varmış) İskenderun Liman Müdürü ve İskenderun Kaymakamını tutuklattı.Bu olayı protesto eden Yıldırım Birlikleri Müfettişi Nihat Paşa'nın derhal görevden alınmasını 2 Ocak 1919 da İngiliz Yüksek Komiseri Calthope hükümete bildirdi.Bu sadece bir örnek,daha sonra öyle listeler verildi ki İstanbul Hükümetine ;tutuklayın,sürgüne gönderin !!!!!!!!!!!!!!!!!!!!


                 7 Şubat 1919 ,İngiliz Orduları BaşkomutanıGeneral Albeny,gösterişli bir törenle İstanbula geldi.Ayağına çağırdığı İstanbul Hükümeti Dışişleri Bakanına 12 Maddelik yazılı isteklerini verdi.Bu maddelerin en önemli bölümleri ise;görev yerleri değiştirilecek,tutuklanacak,sürgün edilecek memurlar ve komutanlar,subaylar listeleri(!)

                18 Şubat 1919,İngiliz Karadeniz Orduları Başkomutanı General Milne,İstanbul Hükümeti Dışişleri Bakanından ,Kars ve civarında bulunan Türk Ordularının oraları boşaltmasını geciktiren 9.Ordu Komutanı Yakup Şevki Paşa'nın derhal tutuklanmasını istedi.Yakup Şevki Paşa;kendisi için değil ama İngilizlerin,TÜRK Komutanlar hakkında gösterdikleri bu çirkin davranışlar konusunda Hükümeti uyardı ve yabancı bir hükümetin emirleriyle TÜRK Komutan ve Subaylarının rastgele tutuklanmaları halinde Hükümettekilerin hallerinin nereye varacağını sorarak,Hükümetten tedbir almalarını istedi...26 Nisan 1919 da İstanbula dönen Yakup Şevki Paşa rahatsızlığı nedeniyle Haydarpaşa Askeri Hastanede yatarken tutuklanarak Malta'ya sürüldü.


               İngiliz Karadeniz Orduları Başkomutanı General Milne,17 Şubat 1919 tarihli İngiliz Hükümetine gönderdiği raporda şöyle yazmaktadır."9.Ordu Komutanı Yakup Şevk'yi attırdım.Yardımcısı Albay Ali Rıfat'ı yakalattım.Batum Tümeni Komutanı Mürsel'i tutuklattım."


               Diğer bir İngiliz Belgesi ,İngiliz Yüksek Komiseri Vekili Amiral Webb'in 19 Ocak 1919 tarihli mektubu"Görünürde Türk Memleketini işgal etmediğimiz halde,Valilerini ,Komutanlarını tayin ediyor,görevden uzaklaştırıyor yada tutuklattırıyoruz.Türk Polis Teşkilatını yönetiyor,istediğimiz her şeye el koyuyoruz."Ama aynı Amiral Webb;28 Haziran 1919 tarihli mektubunda ise"İzmir'i Yunanlılara işgal ettirene kadar,Türklerin memleketinde Hükümet'e har şeyi yaptırdık ve işlerde gayet iyi gidiyordu.Öyle ki yavaş yavaş direniş ruhlu vali ve kumandanların işten çıkarılmasını,tutuklanmalarını sağlıyorduk.Şİmdi işler değişti.Asi Mustafa Kemal Samsun Bölgesinde çalışıyor ve şimdiye kadarda yola gelmeyi reddediyor,bundan sonra işimiz zorlaşacak."


               Şimdilerde yine birileri yeniden tarihi tekerrür ettirmeye çalışıyorlar elele dizdize gözgöze(!!!!)Neler söyleniyor?"TÜRK ORDUSU bu hantal yapısından kurarılarak,AB Normlarına uygun bir şekilde küçültülmeli ve profesyonel hale getirilmelidir."Bu söylemler ne anlama geliyor acaba????????????????


               İyide bu birileri, yeniden tarihi tekerrür ettirmeye ahdettilerde acabaTÜRK'ÜN  karşı tarih tekerrürünü hiç hesaba katmıyorlarmı??????


               Çünkü bu karşı tarih tekerrüründe SONUÇ..



.30 AĞUSTOS BÜYÜK TAARRUZ gibi olacaktır.!!!..
Ve hatta o zamanlar cetvellerle çizilen SINIRlarda yeniden çizilecektir.........................................................................................................
               DEĞİŞMEYEN KURAL,
               TARİH TEKERRÜRDEN İBARETTİR.......

               Haydı bakalım Rastgele diyeli Mİ ???


  
               Saygılarımla.



               Gülsev EYÜBOĞLU

               TÜRK DEMEK-ATATÜRK DEMEKTİR
               ATATÜRK DEMEK-TÜRK MİLLETİ DEMEKTİR
               TÜRK MİLLETİ DEMEK-TÜRK ORDUSU DEMEKTİR..............BİLİNE !!!!!!
                 

-- 
  "Türkiye Cumhuriyeti,yalnız iki şeye güvenir.Biri Türk Ulusu'nun kararlılığı,diğeri en acı en ağır şartlarda Dünyanın takdirlerini hakkıyla kazanan Şanlı Ordu'muzun Kahramanlığıdır."
MAREŞAL GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

OĞUZOĞULLARI..


İŞTE ASİL TÜRK ULUSUNUN EBEDİ BAŞKOMUTANI(BAŞBUĞ)..
DİNLEYİN,ÖĞRENİN ÖĞRETİN..
İŞTE EN BÜYÜK TÜRK MİLLİYETÇİSİ...
ÖĞRENİN,ÖĞRETİN...
GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK.
.ASİL TÜRK ULUSUNUN RUHUDUR...
Saygıyla..Gülsev EYÜBOĞLU 10.Aralık 2008


----------
 
OĞUZOĞULLARI
HANGİ ÜÇ ASIR,HANGİ ON ASIR
TUNA EZELDEN TÜRK DİYARIDIR
BİLİNEN TARİHLER SÖYLEMEMİŞ BUNU
KALKIYOR ÖRTÜLER.
ÖRTÜLEN DOĞACAK
DİNLEYİN SESİNİ DOĞAN TARİHİN
AYDINLIKTAN KARALTI,
KARANLIKTA ŞAFAK
YALAN TARİHİ GÖMÜP
DOĞRU TARİHE GİDİN
ASYANIN ORTASINDA
OĞUZOĞULLARI
AVRUPANIN ALPLERİNDE
OĞUZ TORUNLARI
DOĞUDAN
ÇIKAN BİZ
BATIDAN
YİNE BİZ
NEREDE OLSA
NE OLSA KENDİMİZİ BİLİRİZ
HEP İNSANLAR
KENDİLERİNİ BİLSELER
BİLİNİR O ZAMAN Kİ
HEP BİZİZ
TÜRK
SADECE BİR ULUSUN ADI DEĞİL
TÜRK
BÜTÜN ADAMLARIN BİRLİĞİDİR
EYYYYY
BİR BİRİNE DİŞ BİLEYEN YIĞINLAR
EYYYYY
YIĞIN YIĞIN İNSAN GAFLETLERİ
YARILSIN
GÖZLERDEKİ
GAFLETTEN PERDE
O ZAMAN GÖRECEK
DÜNYA
HAKİKAT NEREDE
HAKİKAT NEREDE
GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
YAZAN
  


--
"Mukaddes ilkelerin korunması için ortaya çıkan milli cereyan,artık bütün Vatanda bir elektrik şebekesi haline girmiş bulunuyor.İşte bu kararlı şebekekenin meydana getirdiği yiğitlik ruhudur ki,mübarek Vatanımın ve milletimin kutsal varlığını kurtarma ve korumaya dayanan milli ruh ki, son sözü söyleyerek bu kararını uygulatacaktır."
EBEDİ BAŞKOMUTAN (BAŞBUĞ)
GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK



-- 
/////////////////////////////////////////////////////////////////
TÜRK DEMEK-ATATÜRK DEMEK
ATATÜRK DEMEK-TÜRK ULUSU DEMEKTİR....SONSUZA KADAR

KUTSAL İSTİKLALİN KADINLARI..


Bu yazımı sanırım 2007 yılının temmuz ayında yazmıştım.
Yine bir şehit cenazesinin ertesinde.Gözlerim ağlamaktan kan çanağı ama yüreğim şerefsiz TÜRK düşmanı çıngıraklı yılanlara kin ve nefretle dolu.
Albayrağa sarılı o aziz Şehide çakı gibi asker selamıyla dimdik duran şerefli TÜRK kadınının(ANAsının)kahraman TÜRK yiğitini uğurlarken ki onurlu duruşu;hadi Gülsev yaz "Kutsal İstiklalin Kadınları"nı dedi.Bir solukta kalemim yazdı bu kahramanları.Daha daha niceleri var...
EYYY..TÜRK,
ÜSTTE MAVİ GÖK ÇÖKMEDİKCE
ALTTA YAĞIZ YER YARILMADIKCA
TÖRENİ KİMSE BOZAMIYACAKTIR...
saygılarımla

Gülsev Eyüboğlu











KUTSAL İSTİKLALİN KADINLARI

Gülsev Eyüboğlu

"Ve dünyada hiç bir ulusun kadını-ben Anadolu Kadınından daha fazla çalıştım.Ulusumu kurtuluşa,zafere,istiklale götürmekle Anadolu Kadını kadar fedekarlık yaptım-diyemez"
Başbuğ Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK


Halk Kahramanlığında Mehmetcik'in anlamı karşılığı Anadolu kadınları içinde "Kara Fatma"dır.İlk olarak karşımıza ünlü Sivastopal Destanında çıkar Kara Fatma.
-Altı gün sonra geldi-Kara Fatma-i Gazi-Kadınlar Kahramanı-Şeref-iRazi-Onların namı var Türkmen ilinde-Kılıç belinde Tüfenk elinde.
Gazi Muhtar Paşa hatıratında bu kahraman kadını anlatıyor"Fırka Başkanı olarak Amik üzerinden Bereket Dağından Adanaya geçtiğim zaman,16 atlısıyla Kara Fatma bizi karşıladı.Ayağında çizmeleri,başında tülbentten kalpak,belinde tabancası,elindede kırbacı vardı.Bize rehberlik etti."Kara Fatma daha sonra 500 atlı ile Kırım Savaşına katılmak üzere İstanbula geldi.Oradan Kırım Cephesine gitti.Kendisi gazi,kardeşi şehit oldu.
93 Harbi olarak bilinen 1876 Rus Savaşında ,Nene Hatununda ünlü olduğu Erzurum Aziziye Tabyasını geri alan kalabalık milis gücünün komutanı yine "Kara Fatma"lakaplı,Malatya Aladağlı olduğu bilinen başka bir Anadolu kadını vardı.
İstiklal Savaşımızda hemen hemen Anadolunun her bölgesinde dağa çıkıp çeteler kurarak savaşan bir çok "Kara Fatma"larımız vardır.


Yüzbaşı Fatma Seher Hanım,
Eşi Binbaşı Ezdeşin bey,Sarıkamiş Harekatında şehit düştü.1919 da Anadoluyu saran ve dalga dalga Mustafa Kemal Paşa heyecanı,Erzurum kongresiyle tepe noktaya ulaştı.Van da iki erkek kardeşi Süleyman ve Mehmetle oturup karar alan Fatma Seher Hanım;ellerinde ne varsa sattılar.Silah aldılar.Çevresini silahlandırıp milis gücü kurdular.İstanbul Hükümeti yanlısı çevreler kendilerine hemen çete yakıştırması yaptılar.Fatma Seher Hanım 150 silahlı silahlı adamıyla,Kocaeli ye gitti.İzmit civarında;kendisi kardeşi oğlu ,küçük kızı ve adamlarıyla Gebze cephaneliğinden Ankaraya silah kaçırma göreviyle işe başladı.Zavallı bir köylü kadını kılığında eşeğiyle ne sattığı mechul ama köyüne sandık yüklü eşeğiyle dönüyordu.Bir gün kendisinden şüphelenen dört ermeni jandarması daha sonra sırra kadem bastı.Seher Hanım dördünüde öldürdü.Daha sonra çevrede"İntikam Taburu"diye ün salan çetesiyle(aslında milis gücü) düşmana ve yerli işbirlikçilere kan kusturdu.
19 gün sorguya alındı.Kan öğürdü,dişleri döküldü ama ağzından gık çıkmadı.Yarı ölü salıverildi.
Düşman jandarması Kabakca köyünde düğün basıp geline tecavüz etti.O güne kadar kimliğini saklayan Fatma Seher hanım;zırıl zırıl ağlayan köylülere çok sinirlenip"tamam ulan,ben intikam tugayının komutanıyım,öcünüzü alacağım" dedi.17 adamıyla köyü bastı,25 düşman jandarmasını temizledi.Ermiş ve Domuzkale de,düşman karakollarını bastılar.İzmit i düşmandan temizlemek için gelen,Mustafa Kemal Paşa Ordularına katıldı.22-27 haziran 1921 de 4 gün aralıksız çatıştılar.İzmite giren ilk birlikler arasında,Fatma Seher Hanımın bölüğüde vardı
.
Temmuz 1922 de 40 gün izinli geldiği Trabzonda;İstikbal Gazetesi muhabiri kendisiyle söyleşi yaptı.Yaşamı hakkında,kendi ağzından ilk ve tek bilinen bu anlatımlarıdır.Sağ kolunda,sağ elinde,sol kolunda,bacağında ve sol göğsünde olmak üzere tam beş yarası vardı.Giyimi;başında özgün o dönem Trabzon da çetelerin kullandığı başlık.Zabit üniformasının yakasında haki üçgen içinde 2 yıldız,uzun çizmeleri ve elinde sürekli taşıdığı gümüş saplı kırbacı vardı.
Söyleşiyi bitiren muhabir,arkasından"Kırbacını yiğitce sallayan,adımlarını mertce atan,bu zabitin kadın olduğuna kim inanabilir"diye yazdı.Evet o,yakasında taşıdığı yüzbaşı rütbesi gibi,mangal yüreğiyle,bir göğsünün içinde düşman kurşunu olan Yüzbaşı Fatma Seher Hanımdı.

Kendisine bağlanan Gazi Maaşını bir hayır kurumuna bağışlayan,Kutsal İstiklalin kadınlarından bir Fatma daha vardır.1919 da,İstanbuldan yaya olarak Sivas a gelen ve Mustafa Kemal Paşa dan bizzat görev isteyen Fatma Hanım;Deli Halit Bey komutasında oğlu ve kardeşiyle beraber Geyve Cephesinde çarpıştı.Çavuş olarak Orduya katıldı.İznik'in Elmacık Köyünde,papazın emriyle köyün erkeklerini toptan kurşuna dizmeye hazırlanan Yunan Birliğini hiç canlı bırakmadan imha etti.Hayatının sonuna kadar,üç şeyi üzerinden çıkarmadı.Trabzon çeteci elbisesini,istiklal madalyasını ve 2 kurşun yarasını.


Binbaşı Ayşe;
eşi kafkas cephesinde şehit düştü.İzmir i işgal eden Yunanlılara ilk direniş gösterenlerden biridir.Sonra Aydın a çekilerek köpekçi-nuri çetesi(milis gücü)ne katıldı.Bileziklerini sattı at ve silah aldı.Koçarlıda çetecilik yaptıktan sonra resmi ordu ya katıldı.Sakarya Meydan Savaşında kasığından kurşun yedi.Çine de iki yunan subayını kılıcıyla biçti.Büyük taarruzda ,Mürsel Paşa komutasında Ahır Dağlarını dolanıp,düşmanı arkadan çeviren subaylardan biride Binbaşı Ayşe dir.9 Eylül günü,İzmir e at üstünde şarapnelle kırılmış bir bacakla girmiştir.Binbaşı Ayşe;ayağında çizmesi,başında kalpak ve subay kılığında gezdi.Askerden her zaman büyük saygı gördü.


Ayşe Çavuş;
İzmir işgali başladığında Çerkes Ethem in yanında silah başı yaptığında 54 yaşındaydı.Ethem in dönekliğinden sonra,Orduya katıldı.Salihli cephesinde savaşırken korkup kaçan 28 yaşındaki oğlu Ali'yi"ben seni Vatan için doğurdum,düşmandan kaçasın diye değil"diyerek vurdu.Yunanlılar,Salihliyi işgal edinde çevresini dikenli tellerle çevirdiler.Beş on manda bulan Ayşe Çavuş;mandaları tellere bağlayıp silahla ürküttü.Tozu dumana katarak çılgınca koşan mandalar,dikenli telleri yıkar ve Ayşe Çavuş ve milisleri Salihliye girerler.
"Hükümet Dairesini bastığımızda epey çatışma oldu.3 şehit 6 yaralı verdik.Düşmanı temizledik,esir aldık.Bol miktarda mitralyoz,bomba ele geçirdik.Kendi silahlarıyla namussuzları tepeledik.Sonra hep cenk hep cenk.Demirci,Gördes,Simav,Kütahya ve nihayet Sakarya.Büyük muhaberede,Haymana tarafındaydım.Öyle cenk ettikki,koca ırmak düşman leşiyle doldu."diye anlatır Ayşe Çavuş.Muhabere sürerken bir ara,Gazi Mustafa Kemal Paşa onu Ankaraya çağırdı.Paşadan epeyce yaşca büyük olan Ayşe Çavuş,Paşaya şöyle haber saldı."Hadi git başımdan oğul(paşaya hitap).Ben şimdi buradaki düğünü bırakıp Ankaralara gelemem.Cenk biter sağ kalırsam gelirim seni görmeye"

Savaş biter,omuzunda diz kapağında ve ayağında üç yarasıyla gider Paşayı görmeye.

1922, Ankara TBMM,tüm milletvekilleri meclis binasının önünde selam duruyorlar.Tuhaf bir resmi geçit.Giresunlu Topal Osman ın milislerinin en önünde,tek başına asker adımlarla yürüyen sakalsız,bıyıksız,iri yarı bir milis yürüyor ve elinde kan lekeleri kurumuş uzun bir kama taşımaktadır.Onu selamlamaya çıkan herkes,Polatlı önlerinde sıkıştırdığı 7 yunan subayını teslim olmaya zorlayan ancak onu küçümseyip horlayan 7 subayı elindeki uzun kamasıyla budayan Giresunlu köylü kızını-çok yaşa varol Gülpembe hanım"diye alkışlıyorlardı.


Gördesli Makbule;
Egede Yunana karşı çarpışan Halit Efe ile evlenen Makbule iki ay sonra eşiyle birlikte dağlara çıktı.Tüm diğerleri gibi oda İstanbul Hükümetince çeteci olarak ilan edilip,görüldüğü yerde infaz emri vardı.Tam 8 ay düşmanla çete harbi yaptılar.Makbulenin milis güçlerine"Akıncılar"deniyordu.Akhisar-Sındırgı arasında düşmanlara kan kusturdular.20 yaşındaki Makbule bir çok çatışmaya girdi.2 kere pusuya düşmesine rağmen paniğe kapılmadan kurtuldu.Kayıtlarda;siyah pantolon ceket,üzerine uzun palto,ayağında çizme,başında kalpak,elinde Japon Flintası taşıdığı yazar.Çok büyük bir savaşcı olarak,erkeklere örnek oldu.Onları iftharla Cenk e teşvik etti.Korku nedir bilmeyen bu Tomris Kağan torunu Makbule;düşmandan ele geçirdiği doru atına ustalıkla biner ve tüm çatışmalarda önce silahına o davranırdı.Kocayayla da;oldukca sert geçen bir çatışmada alnından vurularak şehit düştü.Askeri bilgilere göre alnından vurulması onun en önde savaştığı anlaşılıyor.
Silah arkadaşları 21 yaşına yeni giren ve kahramanca şehit düşen Makbuleyi,hemen orada bir hendeğin içine gömerek gittiler.16 mart 1921 günü;erkeklerden beter,çok cesur ve silahşör Makbule;gelinlik niyetine giydiği asker elbisesi kanlar içinde,göğsünde fişeklik,belinde silahı ayaklarında çizmeleriyle;

AT-TOPRAK-PUSAT(silah) töresine uygun VATAN için yani NAMUS ve ŞEREF için son uykusuna uzanıp kaldı.

Bu KUTSAL SAVAŞIN KADINLARI nın
 emrinde,onlarla omuz omuza,ANA-ATA Töresi saygısıyla TÜRK erkeğide,kadınıda gözlerini kırpmadan beraberce VATAN için ölüme gittiler...
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE.


-- 
=================================
EBEDİ BAŞKOMUTAN ATATÜRK
TÜRK'ÜN GENETİK KOD'UDUR...
İLELEBET...SONSUZA KADARRRRRRRR.
================================

TÜRK..ATATÜRK..TÜRKÇÜLÜK ..


TÜRK...ATATÜRK....TÜRKÇÜLÜK......

                           21 ARALIK 2008
                           Gülsev Eyüboğlu

                 11.Kasım 1938..günü başlayan ,ebedi TÜRK düşmanı anglo-saksonlar ve onların işbirlikçilerinin özel olarak yetiştirdiği  "yerli misyonerler"in gaflet delalet hiyanet planları öylesine can siparene uygulanarak bugünlere geldik.Tam 70 yıldır bu "yerli misyonerler"verilen özel görevlerini dededen toruna harfiyen yerine getirdiler.İlk görevleri TÜRK'ü köklerinden tarihinden yani kimliğinden koparmaktı.
                 Ne yaptılar?Önce TÜRK milliyetçiliğini böldüler.Nasıl?İçi boş bir milliyetçilik uydurdular .Ne demekse?Oysa en büyük TÜRK MİLLİYETÇİSİ,en büyük TÜRKÇÜ ;Ebedi Başkomutan(Başbuğ)Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ümüzdür.
               Bu gafiller bilmezler ki;Tarihte ilk defa Devlet'in ilk ögesi olarak Milliyetçiliği kullanan TÜRK Devlet adamı Cüçi Han'dır.Yani TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ ;TÜRK'te Devlet ögesidir.Ve bu kutsal ögeyi, yüzyıllar sonra TÜRK DEVLETİ Türkiye Cumhuriyetinin Yüce kurucusu ATATÜRK yeniden ATA buyruğu olarak Devlet temeli yapmıştır.
                TÜRK DEVLETİ Türkiye Cumhuriyeti'ni paramparça etmeye ant içenler;bu kutsal VATAN topraklarına mozaik dediler,Türkiyelilik dediler,etnik kökenleri ne olursa olsun dediler(!)Üst kimlik,alt kimlik dediler.Ve en büyük hiyanetleride şudur.
                 "HAKİMİYET KAYITSIZ ŞARTSIZ TÜRK MİLLETİNİNDİR"öz ifadesini de şöyle değiştirdiler."Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir"HANGİ MİLLETİN???KAÇ MİLLET VAR BU vatan DA HA??????
                   Şimdiiii........EN BÜYÜK TÜRK MİLLİYETÇİSİ Ebedi Başkomutan(Başbuğ)GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ümüzü dinleyelim.
                1)-TÜRK DİLİ;TÜRK Ulusu için kutsal bir hazinedir.Çünkü TÜRK Ulusu,geçirdiği sayısız felaketler,sarsıntılar içinde;ahlakının,erdemlerinin,törelerinin,anılarının,kendi menfaatlerinin kısacası bugün kendi ulusallığını oluşturan her ögenin diliyle korunduğunu görüyor.TÜRK DİLİ,TÜRK ULUSUNUN YÜREĞİDİR,BELLEĞİDİR.
                 2-"TÜRK ELİ","TÜRK YURDU" çok daha büyüktü.Yakın ve uzak çağlarda TÜRK'e yurtluk etmemiş bir ana kara(kıta)yoktur.Bütün yeryüzünde Asya,Avrupa,Afrika TÜRK ATAlarına yurt olmuştur.Bu gerçekleri en eski ve en yeni tarih belgeleri göstermektedir.
                 3-TÜRK Ulusunun bireyleri;bazı ufak ayrılıklar dışında genellikle birbirine çok benzer.Çünkü Mezopotamya,Mısır koyaklarından başlayan ve bilinen tarihten önce,Sibirya Steplerinden başlayarak Orta Asya,Rusya,Kafkasya,Anadolu,dünkü ve bugünkü Yunanistan,Girit ve Romalılardan önceki Orta İtalya.Şöyleki TÜRKleri,yalnız bir noktada iklim farklılıkları olmayan dar bölgede ortaya sıkışmış sanmak asla doğru değildir.
                   TÜRKLER,yukarıda söylediğimiz gibi,çok geniş yeryüzü alanında ortaya çıkmış,aileler birleşerek sopları,soplar birleşerek boyları ve boylar birleşerek özleri ve özlerde birleşerek siyasal topluluk olan"El"ve en sonunda da "El"lerin bir özekte(merkez)birleşmesiyl toplum olmuşlardır.
                    4-Büyük TÜRK topluluğunu oluşturan budunların(milletlerin)nitelik açısından aralarında büyük bir ayırım olmamakla birlikte geniş bir soy kaynağındn gelmeleri ve nüfus yoğunluğu açısından bakıldığında TÜRK BUDUNları arasında manevi bağın gevşek olması,çeşitli adlar altında çeşitli roller oynamaları doğaldır.Bu sebebledir ki,tarih;olayların yazdığı budunları nerede,nasıl ve hangi adla tanıdıysa o biçimde yazmıştır.Tarih böyle yazmakla birlikte,bugün kü TÜRK Ulusunun aslı,aynı kökenin,aynı uzun ve ortak geçmişin saptadığı tiptir TÜRK TİPİ.
                   5-TÜRK Ulusunun ortaya çıkışında görülen doğal ve tarihsel ögeler şunlardır.
                   a-Siyasal varlıkta birlik
                   b-Dil Birliği
                   c-Yurt Birliği
                   d-Soy ve köken Birliği
                   e-Tarihsel yakınlık
                   f-Ahlak Birliği
                   TÜRKlerin,herşeye rağmen bütün çağlarda Ulusal Birliklerini ve bağlarını korumaları,hemen her zaman sürekli savaş durumunda bulunmalarındandır.Son devrim yıllarımızdada,birlik gücümüzün doğmasında ,içinde bulunduğumuz savaş ortamının etkisi büyük ve önemlidir.
                  6-Bugün kü TÜRK Ulusunun;siyasal ve toplumsal birliği içinde kendilerine kürtlük,çerkezlik,lazlık yada boşnaklık düşüncesi aşılanmak istenmiştir.Ancak geçmişin zorbalık dönemlerinin bir sonucu olan bu yanlış adlandırmalar-düşmana alet olmuş bir avuç gerici ve beyinsiz dışında-millet üzerinde üzüntüden başka bir etki yaratmamıştır.
               Asil TÜRK Milletinin Ebedi Başkomutanı(Başbuğ)Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ümüz ,işte böylesine yüce bir TÜRK,TÜRKÇÜ ve TÜRK MİLLİYETÇİSİDİR.Öz bağrından yetiştiği ve canından çok sevdiği BÜYÜK TÜRK MİLLETİ'nin ATA'sı ayrıca bakınız ne diyor.
             "Ben vazifemin bitmediğini,yüklendiğim mesuliytinde yüksek ve çetin olduğunu biliyorum.Arkadaşlar,bu vazife bitmeyecektir.Ben toprak olduktan sonrada devam edecektir.Ben,seve seve,sevine sevine bütün varlığımı bu kutsal vazifeye vereceğim ve kutsal vazifemin yüksek mesuliyeti ile mesut olacağım.Çünkü büyük milletimizin,kalp ve  vicdanında bana karşı sarsılmaz bir güven ve itimat taşımakta olduğunu biliyorum.Bu benim için en büyük kuvvettir,büyük yetkidir."
          TÜRK DEVLETİ Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacak ve EN BÜYÜK TÜRK ATATÜRK de ilelebet var olacaktır.
           NE...MUTLU..TÜRKÜM..DİYENE....

          Saygılarımla
          
                

-- 
=================================
EBEDİ BAŞKOMUTAN ATATÜRK
TÜRK'ÜN GENETİK KOD'UDUR...
İLELEBET...SONSUZA KADARRRRRRRR.
================================

29 Mart 2012 Perşembe

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE